Otopilot
- Merve Kültepe
- Dec 21, 2018
- 1 min read
Hayatta işimize bir zamanlar yaramış davranış ve düşünce şekilleri, ana yollar haline gelir. Daha yaratıcı ve esnek düşünebileceğimiz, davranabileceğimiz durumları da otopilotta yaşamaya başlarsak, sonrasında kendi ihtiyaçlarımızla teması kestiğimizden ötürü canlılığımızı, heyecanımızı, yaşam enerjimizi kaybedebiliriz. İhtiyaçlarımızı otopilotla karşılamak zordur, koşullara ve doyuma göre bir ihtiyaç diğerinin önüne geçer, sürece göre ihtiyaçlarımız değişir, dolayısıyla değişim süreklidir ve esneklik gerektirir.
Mesela hayır diyemiyorsak, hayır dediğimizde, istediklerini yapmadığımızda insanları üzmekten/kırmaktan böylelikle onların sevgilerini, desteğini, onayını kaybetmekten çekiniyor olabiliriz. Hayır demek kadar hayır cevabını almak da kabus haline gelebilir, reddedilmemek için hiç istemeyebiliriz. Ya da içten içe “bilenip” bir fırsat bulduklarında bize püsküreceklerine, bunu bize ödeteceklerine inanarak karşıdakine hayır demekten korkuyor olabiliriz. Hangi inançlarla hayır demeyi kendimize yasakladığımız kişisel öykümüze göre değişir kuşkusuz. Bunun izini sürmek önemlidir. Ancak nihayetinde, kendi ihtiyaçlarımızı yok saymak pahasına devamlı evet dersek, bir süre sonra ihtiyaçlarımızı fark etme becerimiz de körelmeye başlar. Kendimizi yansıtamadığımız için ilişkilerimiz derinleşemez ve içten bir ilişkinin sağladığı şifadan mahrum kalırız. Kendimizi ortaya koyabildiğimizde de sevilebileceğimizi, güvenebileceğimiz bir dünya olduğunu görme fırsatını kendimize tanımayız. Böylece, yaşam enerjimizin düştüğü, kendimizi ortaya koyamadığımız, devamlı insanları memnun etmek adına ihtiyaçlarımızı yok saydığımız için kendimize/diğerlerine öfkeli, kırgın, küskün ve anlamsız bir halde bulabiliriz kendimizi.

Comments