top of page
Search

"İnsan beyni, muazzam ve doğal bir palimpsestten başka nedir ki?" Charles Baudelaire

Palimpsest, bir kağıdın üzerindeki metnin silinerek üzerine yeni bir metin yazılması anlamına gelir. Önceki metnin, ve sayısız eski metinlerin iziyle karışan ‘yeni bir metin’. Metaforik olarak; bir metnin bütün bir külliyatın iziyle karışarak anlam bulabildiğini, bir imitasyon olmadığı gibi, yekpare bir özgünlük içinde de olamayacağını, ancak o metinlerin izi üstünde okunduğunda var olduğu çıkarımını yapabiliriz.

Bu kavramı yıllar önce sevgili -unutulmayan- hocamız Ahmet Cemal'in Kültür Atölyesinde duymuştum. Bazı kavramlar zihnimize mıhlanır. Bu kavram benim için öyle oldu yıllardır. Bir kenti/binayı okurken, bir metni okurken, bir resimle, besteyle ve bir insanla karşılaştığımızda, aslında çok katmanlı, taşıdığı her dokunuşun ahengiyle bu haline kavuşmuş bir durumla karşı karşıya geliştir bu.

Psikolojik olarak da bugünümüz, şimdiye kadar bize dokunan, bizim dokunduğumuz derin ya da yüzeysel, üst üste binen sayısız etkileşimin ürünü. Eski anılarımızın izinde, her an yeni bir kişi olarak, bu çok katmanlılıkla kendimizi her an tekrar tanımlamayı sürdürürüz. Anlam dediğimiz şeyi de, tıpkı bir metin gibi, bütün bir külliyatın iziyle karışarak, bu izlerin üzerinde okunan, ve tekrar okunan, değişen bir halde kavramalı belki de. İnsan da yekpare kendi başına tanımlanamaz, ancak nasıl hissettirildiğimiz, nasıl hissettiğimiz, dokunduğumuz ve dokunulduğumuzun izinde sürülebilir gibi görünüyor.


ree



 
 
 

Recent Posts

See All

Comments


bottom of page